İtalyan yönetmen Alice Rohrwacher, “Mutlu Lazzaro” filmiyle insanın en saf hâlinin, adaletsiz bir dünyada nasıl ezildiğini anlatır.
Film, kapitalizmin, sınıf farkının ve insan doğasındaki sömürü eğiliminin masalsı bir biçimde işlendiği bir ahlaki ve psikolojik alegoridir.
2018 Cannes Film Festivali’nde “En İyi Senaryo” ödülünü alan bu film, modern dünyanın kaybolmuş vicdanına bir ayna tutar.
Filmin Özeti
Küçük bir İtalyan köyünde yaşayan köylüler, zengin bir markizin tütün tarlalarında çalışmaktadır. Fakat bilmeden, aslında modern dünyadan tamamen kopuk, sömürülmeye devam ettikleri bir sistemin içindedirler.
Köylülerden biri olan Lazzaro, saf, iyi niyetli ve koşulsuz bir sevgiyle yaşar. O kadar temizdir ki, kötülüğü kavrayamaz.
Bir gün yaşanan olaylar zinciriyle köylüler kurtulur; ama özgürlük, bekledikleri gibi bir kurtuluş getirmez.
Zaman değişir, şehir büyür, ama insanlar aynı kalır.
Lazzaro ise bu değişimin ortasında hâlâ aynı masumiyetle kalır — dünyanın kirine karışamayan bir varlık olarak.
Psikolojik Analiz – Masumiyet, Sömürü ve Kutsal Saflık
“Mutlu Lazzaro”, psikolojik açıdan iyilikle gerçeklik arasındaki çelişkiyi anlatır.
Lazzaro, “tamamlanmamış benlik”tir; modern insanın kaybettiği saf tarafıdır.
O, bilinçdışı düzeyde hepimizin içinde taşıdığı “bozulmamış öz”ü temsil eder.
Köylüler Lazzaro’yu sever ama aynı zamanda onu kullanırlar.
Bu, ilişkilerde sıkça gördüğümüz duygusal sömürü biçimlerinin bir yansımasıdır:
“Saf olan hep verir, sistem hep alır.”
Filmde Rohrwacher, Lazzaro’nun gözünden dünyaya bakarken, aslında bize şunu sorar:
“İyilik, kötülüğün düzenine dokunmadan yaşayabilir mi?”
Lacan’ın bakış açısıyla okunduğunda, Lazzaro “Gerçek”in temsilidir — simgesel düzenin dışındadır, dili ve toplumsal rolleri reddeder.
Bu yüzden film ilerledikçe, o var olmaya devam eder ama sistem onu dışarı atar.
Toplumsal ve Terapötik Okuma
Bu film, sadece sınıf sistemi üzerine değil; empati, sömürü ve özveri üzerine de bir çalışmadır.
Terapötik açıdan, özellikle şu temalarla bağlantı kurulabilir:
• Başkalarının ihtiyaçlarını kendi ihtiyaçlarının önüne koymak
• “İyi olmak” uğruna kendini silmek
• Suistimal edilmiş yardımseverlik
• Dünyanın acısına duyarsızlaşma
“Mutlu Lazzaro”, yardım etmenin sınırlarını sorgulatır.
Gerçek iyilik, kendini koruyarak mı olur; yoksa koşulsuz verişin içinde mi?
Neden İzlenmeli
Bu film, insan ilişkilerinde iyi niyetin nasıl sömürüye dönüşebileceğini görmek isteyen herkes için etkileyicidir.
Çift terapisi ya da bireysel farkındalık süreçlerinde, özellikle “verici kişilik”, “kendini feda etme”, “sınır koyamama” temalarıyla çalışanlar için derin bir referanstır.
Lazzaro’nun sessizliği, bazen kendi içimizdeki suskun sesi duyurmaya yardımcı olur.
Son Söz
“Mutlu Lazzaro”, insanlığın unuttuğu bir şeyi hatırlatır:
Masumiyet, bu dünyada nadirdir; ama hâlâ var olabildiği sürece, umut da vardır.
Film bittiğinde Lazzaro hâlâ yürür, çünkü iyiliğin ölmediğine dair son inanç da odur.
Eğer siz de yaşamınızda “vermek – tükenmek – sınır koymak” üçgeninde zorlanıyorsanız,
bireysel terapi, kendi içsel dengenizi yeniden kurmanız için güçlü bir alan olabilir.
• bireysel terapi
• sınır koymak
• verici kişilik
• duygusal sömürü
• Mutlu Lazzaro film analizi
• Alice Rohrwacher filmleri
• psikolojik film önerileri
• sineterapi