The One I Love – İlişkide ‘Gerçek’ Olan Kim?



Bir ilişkide karşınızdaki kişi gerçekten sevdiğiniz kişi mi, yoksa onun sizin için oluşturduğu versiyon mu?
Charlie McDowell’ın yönettiği “The One I Love (2014)”, bu soruyu izleyicinin zihninde yankılayan, ilişkiyi felsefi bir düzleme taşıyan çarpıcı bir film.

Başrollerde Elisabeth Moss ve Mark Duplass yer alıyor. İlişkilerinde tıkanma yaşayan bir çift, terapistlerinin önerisiyle hafta sonu tatiline çıkar. Ama gittikleri evde onları bekleyen şey, birbirlerinin “ideal versiyonlarıdır.”

Filmin Özeti

Ethan ve Sophie, evliliklerinde yorgun bir dönemden geçmektedir. Terapistleri, ilişkiyi canlandırmak için izole bir eve gitmelerini önerir. Ancak bu evin içinde gizemli bir misafir vardır: kendilerinin “daha iyi bir hali.”
Ethan ve Sophie, evin içinde kendi kopyalarıyla karşılaşır. Bu kopyalar, eksik olan şeyleri tamamlar; anlayışlıdır, sevgi doludur, daha dikkatli ve tutkuludur.
Ancak kısa sürede şu soru belirir:

“Gerçek sevgi, ideal bir versiyonla mı mümkündür yoksa kusurlu olanla mı?”

Psikolojik Analiz – İdealleştirme, Yansıtma ve Gerçek Ben

“The One I Love”, ilişkilerdeki yansıtma (projection) ve idealleştirme (idealization) mekanizmalarını çarpıcı biçimde sahneye taşır.
Bir ilişkiye başladığımızda çoğu zaman karşımızdakini değil, onun “bizde yarattığı imgeyi” severiz.
Film, bu durumu fiziksel bir metafora dönüştürür: evin içindeki kopyalar, partnerin görmek istediği kişidir.

Sophie için kopya Ethan, anlayışlı ve duygusal olarak ulaşılabilirdir. Ethan içinse kopya Sophie, tutkulu ve hayranlık doludur.
Ama asıl soru şudur:
Gerçeklikten kopmuş bir “ideal” ilişki, sürdürülebilir midir?

Film, Lacancı bir düzlemde okunduğunda “arzu nesnesi daima eksiktir” fikrini hatırlatır.
Yani sevdiğimiz kişi, asla tam olarak arzuladığımız kişi olamaz. Onu sevdiren de zaten bu eksikliktir.
“The One I Love”, ilişkilerde fantazinin ne kadar belirleyici olduğunu ve “mükemmel partner” arayışının bizi gerçeğe yabancılaştırdığını gösterir.

Çiftlere Neden Önerilir

Bu film, özellikle “ilişkide beklenti – gerçeklik” arasındaki farkı keşfetmek isteyen çiftler için etkileyici bir deneyimdir.
Çünkü çoğu zaman partnerimizi değil, onun “bizim için kim olmasını istediğimizi” severiz.
Film boyunca şu sorular belirir:
• Partnerimizi olduğu gibi mi seviyoruz, yoksa onu sürekli dönüştürmeye mi çalışıyoruz?
• Gerçek bağ, kusurlarla mı güçlenir yoksa idealleştirmeyle mi?
• Aşk, tanıdık olanda mı yaşanır, yoksa yabancı olanın çekiciliğinde mi?

Bu sorular, çift terapisi, bağlanma çalışmaları veya ilişki farkındalığı süreçlerinde sıkça karşılaştığımız temel temalardır.

Son Söz

“The One I Love”, romantik bir hikâye gibi başlar ama bir bilinçaltı laboratuvarına dönüşür.
Her çiftin, kendi “ideal versiyonuyla” yüzleşmesi gerektiğini hatırlatır.
Çünkü sevgi, kusursuz bir yansıma değil; iki kişinin birbirinin gölgesini de kabul edebilmesidir.

Eğer siz de ilişkinizde “kendini ifade edememe”, “beklentiler” veya “duygusal uzaklık” gibi temalar üzerinde çalışmak istiyorsanız,
çift terapisi ya da ilişki danışmanlığı süreçleri sizin için doğru bir adım olabilir.


• çift terapisi
• ilişki danışmanlığı
• ilişkide beklentiler
• The One I Love film analizi
• psikolojik film önerileri
• partneri idealleştirme
• ilişki farkındalığı
• sineterapi

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir